I’m Not Doing This With A Friend Bölüm 6

Çevirmen: Mugen

Tüm durumu tek bir kayıtla çözdükten sonra, okul ofisinden çıkarken elimi kaldırıp titreyen parmak uçlarıma baktım.

 

Ahh.

 

Titreyen ellerimi gördüğümde, duygusuz yüzüm çatladı, beni köşeye sıkıştırmaya çalışan diğer çocuklarla yüzleştiğimde iyi gibi davranmaya çalışmıştım.

 

Onların önünde çenemi kaldırmak utanmaz tavırlarla keskin bir tezat oluşturdu.

 

Kendimi sakinleştirmeye çalışırken yüzümdeki ifade yavaş yavaş kayboluyor. Aynı zamanda, hatırlamak istemediğim anılar geldi aklıma.

 

Güm güm…. Güm güm…. Güm güm….

 

Bu anılar aklıma geldikçe kalp atışlarım hızlanıyor.

 

Avuç içlerim çoktan soğuk terle dolu.

 

Öğrenciler etrafta koşarken, ağlamamaya çalıştım, bu hislere katlandım ve dişimi sıktım.

 

Ama bu anılar aklıma geldiği andan itibaren, kalbim karanlığa dönüşen ezici bir duyguyla yanıyordu.

 

‘Kulüp odası’

 

Kulüp odasında şu anda kimse yoktur çünkü okul saatleri daha bitmedi.

 

Düşünmeyi bitirdikten sonra oraya gitmeye karar verdim ve aceleyle kulüp odasına koşmaya başladım.

 

Her ihtimale karşı satın aldığım ‘sihirli kayıt kalemi’ ni akademide kullanmayı beklemiyordum.

 

Unuttum. Zar zor çıkıyordum.

 

Bir süredir kullanmadığım kayıt kalemini kullandığımda geçmişe ait anılar yeniden aklıma geldi.

 

Kulüp odasına vardığımda, aceleyle kapıyı kilitledim.

 

Okul ofisinden çıktığımda katlandığım gözyaşlarını döktüm, kimsenin olmadığı kulüp odasında ağladım. Bu endişe beni çılgına çevirmeden önce dişlerimi gıcırdattım sakinleşmek için.

 

‘Leen lütfen sakinleş.’

 

Kendime söyledim.

 

Akademideyim. Yanımda hiç kimse yoktu.

 

Daha evvel bunu gördün, Leen.

 

Burada hiç kimse bana dokunamaz.

 

Hiç kimse.

 

                                                                                      * * *

 

‘Bu oldu….’

 

“Tekrar söyle, Fjord.”

 

“Leen ‘in bizim kulübümüze katıldığını bilen beş çocuk….”

 

“Başından değil, sadece kulübe katılma nedenini söylediği bölüm.”

 

(Çn: Adamın derdi başkaymış. Bende Leen için endişelendi diyordum)

 

“Yüzün güzel olduğundan kulübe katıldığını söylediği bölüm mü?”

 

“…..Diyorsun ki yakışıklı olduğumu söyledi, değil mi?”

 

“Sanırım.”

 

“Künt kız gerçekten bunu söyledi mi? Leen gerçekten bunu söyledi mi?”

 

“Evet, kayıt dolaşıyordu, o yüzden hata yapmadan sana söyleyebilirim. Görünüşe göre kayıt hızla yayıldı. Beş çocuğun okuldan atılmak üzere ayrılması büyük bir durum, bu yüzden daha hızlı yayılıyor.”

 

Fjord, Carsion’un sorusunu detaylıca cevapladı ama aslında, Carsion bir şey dışında hiçbir şey duymadı.

 

‘Leen benim yüzümden dolayı kulübe katıldığını mı söyledi?’

 

Beni önemsemiyormuş gibi bir yüzle bana bakardı ve ben içindeki yolu düşündüğünü sanıyordum.

 

Yüzündeki ifadesiz bakışlar sadece bir tür alışkanlık mıydı, ya da hislerini saklamak mı istiyordu?

 

Ve bu gerçek yüzden, bu yüzden bu kadar…..

 

‘İyi hissediyor musun?’

 

“Carsion, yüzün kırmızıya döndü.”

 

“Biliyorum, kapa çeneni.”

 

Fjord garip bir bakışla Carsion’un kırmızı yüzüne baktı ve söyledi,

 

“Yoksa?”

 

Bu olduka temkinli bir tondu.

 

“Carsion, sen….?”

 

(Çn: eveeet)

 

“Ha.”

 

Yüzüm ve onun kafası eğildi.

 

Carsion iki eliyle yüzünü sardı ve başını eğdi.

 

Çn: AMAN TANRIM ÇOK TATLI UwU )

 

“Fjord, şimdi ne yapmalıyım? Sanırım tahminlerin doğru.”

 

Oh, Tanrım.

 

Bunu, kötü bir kişiliğe sahip olan Carsion’un Leen tarafından kolayca alay edildiği ve tek kelime edemediği zamandan beri beklemiştim.

 

Özellikle, Carsion’un kulüp değiştirme süresi olan bu haftadan sonra bile tek kelime söyleyemediğini öğrendiğimde kahkahalara bile girdim.

 

Ancak, ondan bunu onayladığını duyunca, durum gerçek oldukça acınası görünmeye başladı.

 

“….Bu gerçekten kötü.”

 

Leen, şu andan itibaren Carsion’un saplantısına katlanmak zorunda.

 

                                                       * * *

 

Carsion, Leen’in yüzünü ilk kez gördüğünde, gerçekten güzel olduğunu düşündü.

 

Ama onu ilk görüşümde aşık olacağımı düşünmedim.

 

Gerçekten.

 

Kulüp toplantısının ilk günü.

 

Leen’in benimle konuştuğu zamandan farklı bir şekilde arkadaşça sohbet eden Fjord ve Leen’i görünce konuşmalarını sonlandırdım.

 

‘Ondan hoşlandığım için değil ama Fjord can sıkıcı olduğu için, arkadaşça gülüyormuş gibi yaptığından bu beni rahatsız ediyordu.’

 

Ancak, elini omzuma koyduğunda, görünüşe göre aniden dokunmasından dolayı biraz utandım.

 

Peki ya kulağıma üflediğin zaman?

 

O sırada bu beklenmedik duruma şaşırdım ve yüzüm kızardı ya da böyle bir şakayla kandırılmanın utancı yüzünden.

 

…..O zaman ondan hoşlanmadığım anlamına geliyor.

 

Sorun, Carsion’un o gün yurda girmesi ve tüm zaman boyunca onu düşünmediydi.

 

Sert sandalyede yatması can sıkıcıydı ve oturduğunda hafifçe kalkan etek nedeniyle ince bacaklarının dar bir şekilde ortaya çıkması da can sıkıcıydı.

 

Tabii ki, belirli bir ölçüde pelerinle kapattım.

 

‘Bu can sıkıcı.’

 

Carsion yattığı yatakta sıçradı ve kabaca başını kaşıdı.

 

Sonra, karmaşık bir ifadeyle, dolaptan ceket çıkardı ve giymeye başladı.

 

Yanımdaki, oda arkadaşım, Fjord, gecenin o saatinde nereye gittiğimi sordu. Elbette, Carsion bunu kaygısızca görmezden geldi.

 

Yer hareket büyüsü.

 

Gecenin yarısı geldiğim yer, Dük Lisianthus’un konağıydı. Ceket giymek ve muazzam miktarda mana tüketmek.

 

Bu uzun mesafeli hareket büyüsüydü bunu sıradan bir büyücü yapamazdı.

 

Carsion’un konağı ziyaret etmesinin bir nedeni vardı.

 

En iyi mobilyaların çoğu siparişe göre geldi. Bu yüzden kaliteli bir kanepe satın almak için en az birkaç hafta beklemek zorunda kaldım.

 

(Çn: Vay bee. Çocuk Leen için almış kanepeyi)

 

Bu nedenle, Carsion daha önce yapılmış olanı getirmek için başka bir yöntem seçti.

 

Kanepeyi odasından boşluğa çıkaran Carsion, kanepenin az önce işgal ettiği alana baktı.

 

Sonra dikkatsizce yan taraftaki ipi çektim. 

 

(Çn: Bu bölüm biraz kısa mıydı, yoksa bana mı öyle geldi? )